– Taşrada küçük bir ovada Çoban Ailesi’nin son temsilcileri olan Ali Çoban ve Pakize Çoban’ın günlük yaşamdaki uğraşlarını, hayatlarını ve tatlı didişmelerini görmekteyiz. Gerek ninenin (Pakize Çoban) tavuklarla ilgilenmesi, soba yakması gerekse dedenin (Ali Çoban) tarla sürmesi , verilen her tepkiye sert çıkışması çünkü ataerkil bir karakter yapısına sahip olduğu için baskıcı tavrı ön plandadır. Birbirine tamamen iki zıt karakterin bu yaşlarına nasıl gelebildikleri akıllarda şüphe uyandırıyor doğrusu.
– İşin farklı kısmı ise Çoban sülalesinin varoluş hikayesidir. Zamanın birinde Gara Mustafa lakaplı baba vefat eder ve geriye kalan mirasını on iki tane çocuğuna bırakır. Miras ise beylik kazanı dedikleri koskocaman büyük bir kazanmış. Miras nasıl paylaştıralım diye düşünürken çıkmaz yola girmişler ve kardeşlerin büyüğü o zaman kazanı on ikiye bölelim herkese eşit pay yapılsın diye fikir sununca kabul edilmiş ve büyük kazan on ikiye bölünüp tabak yaptırılmış.
– Nine bir gün müstakil evinde gözleme diye bilinen hamur kızartmasını yapmak için kolları sıvar. Bütün malzemeler hazırdır ve yapılması tek gereken hamuru yoğurmaktır. Yoğurmadan önce kaç tane gözleme çıkmış diye saymak istemektedir ve saydığında tam tamına on iki tane gözleme çıkmıştır.
